İmpact Hub ve ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından uygulanan Project Zoom’un desteği ile hayata geçen Zaman Yolcusu Kreta adlı projedeki en büyük hedefim tüketim alışkanlıklarımızın ilkim krizi üzerindeki etkilerini 8-10 yaş aralığındaki küçük arkadaşlarıma anlatmaktı. Fakat bilindiği üzere hayaller kurulur, planlar yapılır, yola çıkılır ve yolda farklı ihtiyaçlar ile karşılaşılır. Her yolcu gibi ben de bu durumu yaşadım ve yola çıkınca; yazacağım kitapta ve etkinliklerde kullanmak için hazırlayacağım videoda kuracağım cümlelerin çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakacağını bilmek istediğimi fark ettim. Çünkü paylaşacağımız mesele çok önemli, çok büyük ve çok zor: Küresel İklim Krizi!
İklim krizi var ve bunu konuşmamız, gündemde tutmamız ve bir şekilde karar vericilere baskı yapmamız gerekiyor. Peki bu sürece çocukları dâhil etmeli miyiz? Dâhil oldular bile; iklim krizi artık çocuklar arasında da çok konuşulan bir konu. Peki çocuklar bu durumdan nasıl etkileniyor? Çocuklar iklim krizini genellikle yaşıtlarından ya da haber kaynaklarından öğreniyorlar. Peki çocuklar iklim krizinden korkmuyorlar mı?
Sorular soruları doğurdu, bunun üzerine araştırma yapmaya başlayıp aklıma takılan soruları bir bilene danışmaya karar verdim. Yol, beni sevgili Canan, Ramazan ve Yasemin öğretmenlerle buluşturdu. Canan Öğretmen devlet okulunda çalışan bir rehber öğretmen. Çocuklarla doğa ve çevre eğitimi konusunda birçok projede yer almış, ayrıca çocuk hakları ve doğa çalışmaları yapan STK’larda gönüllü olarak çalışmaya devam etmekte. Ramazan Öğretmen bir ilkokulda psikolojik danışman olarak görev yapıyor ve çocuk hakları, çocukların eğitime eşit katılımı, farklı öğrenme metodları, oyunlaştırma konularına ilgi duyuyor. Yasemin Öğretmen ise TED Eskişehir Koleji’nde iklim aktivisti çocuklarla çalışan sosyoloji mezunu bir rehber öğretmen, Eskişehir Gelişim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Öğretmen Ağı değişim elçisi. Öğretmenlerimizin bu zengin birikim ve tecrübeleri ile verdikleri cevapların bu alanda çalışma yapan herkes için zihin açıcı olmasını umut ediyorum. Benim için kesinlikle zihin açıcı bir etkisi oldu!
NOT: Yazının uzunluğu sebebiyle üç bölüm hâlinde yayınlamayı uygun bulduk. Yazının devamını “İklim Krizinin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkisini Tartışmak – 2” ve “İklim Krizinin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkisini Tartışmak – 3” başlığı altında okumaya devam edebilirsiniz.
* İklim Krizi nasıl bir problem? Bu kavramı psikoloji bilimi açısından düşündüğünüzde nasıl yorumluyorsunuz?
Ramazan Özkan-Canan Çağdavul: Gelişimsel bir problem ve öncesi-sonrası-devamlılığı olan bir süreç. Genellikle fiziksel sonuçları üzerinde duruluyor olsa da psikolojik boyutları da aynı titizlikte ele alınması gerekmekte. İklim krizinin sonuçlarına doğrudan (sel felaketi, ani ve toplu ölümler, açlık gibi) maruz kalmayan kişiler için farkındalık oluşturmak üzere yapılan çalışmalar bazı kafa karışıklıklarına sebep olabiliyor. Öte yandan iklim değişikliğinin fiziksel belirtileri dışında toplumsal yapıya etki eden; kaos ve dünyanın güvenli bir yer olmadığına dair inanç geliştirme, ait olamama, şuça ve şiddete yönelme gibi etkileri psikoloji alanı ile iç içe bir yapı olarak düşünülebilir. Bu noktada iklim krizinin sebepleri (tüketim alışkanlıkları vb, bencillik) psikolojinin ilgilendiği ve araştırdığı alanlarken, sonuçlarına dair yapılan çalışmalarda da (stres bozukluğu, kaygı, travma, şiddet ve suç eğilimleri) psikoloji biliminin temel yaklaşım alanlarından biridir.
Yasemin Gültekin: İklim krizi hepimizi ilgilendiren bir problem. Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir hayat, sürdürülebilir bir dünya bırakmak, dünya üzerinde yaşayan herkesi çok yakından ilgilendirmiyor mu? Son zamanlarda ‘öze dönüş, sadeleşme, sürdürülebilir yaşam’ konularının popülerleşmesinin altında yatan temel sebeplerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Dünya tarihine baktığımızda tarihin hiçbir döneminde bu kadar çocuğu ailenin merkezine alan ve bireyselliğin bu kadar ön planda olduğu bir dönemin yaşanmadığını düşünüyorum. Pek çok ebeveynin temel derdi çocuklarını daha sağlıklı nasıl besleyebileceklerini bulmak ve doğal ortamlarda geçirdikleri vakitleri artırmak yönünde olduğu için; orman okulu Waldorf gibi pedagojik yaklaşımlar çok popüler olmasına rağmen kapitalist toplum düzeni diğer taraftan rekabet alt yapısı oluşturduğu için çocuğunu kurslara boğan (9 saat okul üzerine haftasonu piyano, basketbol ya da üçüncü bir dil kursu) ve etkili vakit geçiremeyen beyaz yakalı ebeveynler arasında kalmış bir dünyada yaşadığımızı düşünüyorum.
* İklim Krizi çocuklara nasıl anlatılmalı? Özellikle de insan kaynaklı bir kriz olduğunu düşündüğümüzde bunu çocuklarla nasıl paylaşmalıyız?
R.Ö-C.Ç: Bu konuyu çocuklarla nasıl paylaşmamalıyız noktasından başlayabiliriz. Bu noktada ele alınan konulara baktığımızda geçmişe bir özlem ya da geriye döndüğümüzde o zamanki yaşam şartlarına dönüldüğünde bu problemlerin ortadan kalkacağına yönelik bir algı ile karşılaşıyoruz. İklim krizi gelişimsel bir süreç ve çalışılacak en etkili başlıklar sürdürülebilirlik üzerine olmalıdır. Çocuklar bu konuda kendisinin de dâhil olduğu yaşam alanını düzenleyebilir ve sorumluluk alabilir; ancak bu krize o destek vermedi ve sebep olmadı. İçsel bir suçluluk duyması gereken bir durum yok.
Soruna nereden baktığımız ile ilgili bir durum söz konusu. “Bu sorun yetişkinlerin problemi, onlar bu kararları alıyorlar ve uygulamıyorlar,” derseniz bu sorun havada kalır, çocuk “Bana ne, benim gücüm yetmez,” diyecektir. “Çok oyuncak aldığın için bu krizde senin de payın var,” dersen bu sefer de suçluluk duyar. Bu noktada çocuğa kendi hayatına dair değiştirebileceği davranışları göstermek, tutum geliştirmesine yardımcı olmak en doğru nokta olacaktır. Bununla birlikte daha iyi ve sağlıklı bir yaşam için çocukların çevre konusunda tutum, değer, bilgi ve becerileri ile birlikte donatılması en önemli unsurdur.
Erken çocukluk döneminde iklim değişikliği ve etkilerini anlatırken somutlaştırmak, benzetmelerden, hikâyelerden, kuklalardan faydalanmak etkili bir yöntemdir. Proje yaş grubunu düşündüğümüzde (8-10) somut işlem yapabilme becerisinin kazanıldığı yaşlar olması, KRİZ ifadesinin ne anlama geldiğini kavrayabilecek, nedenlerini ve sonuçları daha iyi anlamlandırabilecek bir yaş grubu olduğunu görmekteyiz. Bu bağlamda; çocuklarda çevre eğitimi, iklim değişikliği, iklim krizi gibi kavramlar hakkında daha teknik bilgiler verebiliriz. Bu noktada önemli olan çocuğun sizin yanınızdan ayrılırken “Eyvah, bütün bu yaşananlarda benim payım var, ben de suçluyum,” inancı ile değil “Bu yaşananların kontrol altında tutulması için ben ne yapabilirim,” bilinci ile ayrılması.
Çocukla bu konuda konuşma yaparken sorgulayıcı ve farkındalık kazanmasına yönelik sorular sorarak ilerlemek süreci daha olumlu ve etkili bir kanala sokacaktır.
“Sabah uyandığında bir mucize oldu ve konuştuğumuz problemlerin bir anda ortadan kalktığını gördün. Bunu ilk nasıl fark ederdin?”
“Bu yaşananları değiştirme gücün olsaydı neyi değiştirirdin?”
“Bugün tüm bu problemlerin ortadan kalktığını düşünerek bir gününü geçirsen neler farklı olurdu, nasıl davranırdın?
Y.G: Yetişkinler olarak gezegenimize verdiğimiz önemi göstermemiz, öncelikle iyi birer örnek olmamız gerek. Didaktik bir şekilde anlatım yapmanın bu dönemde hiçbir çocuk için kullanışlı bir yöntem olacağına inanmıyorum. İklim krizine karşı koruyucu, önleyici ve ilham verici çalışmalar çocukların yaratıcı düşünceleri ile, hayal gücü ile grup olarak ürettikleri çalışmalar yapmalarına fırsat tanımak çok önemli. Çünkü bir çocuk arkadaşı ile birlikte düşünüp hayal ederse o proje gerçekleşmese bile bir konuyu içselleştirmesi açısından birlikte üretmek ona çok şey katacaktır. Çocuklar doğaları gereği hayvanlar ve çevre konularında yetişkinlere göre çok daha duyarlı ve yaratıcı çözümler üretmeye çok daha yatkınlar.
* İlkim Krizini hafifletmek, “yumuşak iniş” yapabilmek için değiştirmemiz gereken çok şey, vermemiz gereken çok mücadele var. Bu mücadeleye çocukları ortak etmeyi doğru buluyor musunuz?
R.Ö-C.Ç: Çocuklar bu mücadelenin hep içinde var oldular ve müdahale etmek istediler. Çocuklar kendilerini iklim aktivisti olarak kabul ediyor ve başarılı sonuçlar alıyorlar. Türkiye’de Atlas örneğini gösterebiliriz. Ancak bizim yaş gurubumuzda bu durum nasıl algılanıyor, ona bakmak lazım. Bu yaş gruplarında şu soru gelebiliyor: “Peki o zaman neden hâlâ insanlar almaya-satmaya devam ediyor, tüketim hızla devam ediyor ve kimse üstüne alınmıyor?”
Bu noktada çocuğa kişisel sorumluluk vererek kendi yaşamı ve yapabildikleri üzerinde yoğunlaşmak ve bireysel değerini yüceltmek gerekiyor. ‘Biz aile olarak, birey olarak üstümüze düşeni yapıyoruz ve bizim gibi düşünüp davranan bir çevre oluşturuyoruz etrafımızda,’ düşüncesini temel alarak yaşam tarzının buna evrilmesi etkili ve kalıcı bir değişim sağlıyor.
Y.G: İklim krizi ile ilgili en büyük kamuoyunu oluşturan kişi Greta’dır. 80’lerde çocuk olanlar hatırlayacaktır ki Zlata adlı bir çocuk Saraybosna’daki savaşı anlattığı bir kitap yazmıştır ve o zamanlar bu çok büyük bir kamuoyu yaratmış ve pek çok kurum ve kuruluşun harekete geçmesini sağlayacak kampanyalar oluşturularak savaşın çocuklar üzerindeki etkisi konusunu gündeme getirmiştir.
Çocuklar her şeyden -belki de yetişkinlerden daha hızlı bir şekilde- haberdar oluyorlar. İletişim araçlarının ve medyanın artık her yerde olduğu bir dünyada yaşıyorlar. Çocukların kendi gezegenleri üzerine söz söylememesi gerektiğini düşünmenin beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Ebeveynler çocukların hazır olduğu her konuda çocuklarla konuşabilmelidir. Ama korku yaratacak ‘dünyanın sonu geliyor’ senaryoları ile değil, ‘daha güzel bir dünyayı birlikte nasıl oluşturabiliriz’ noktasında ufak çabalarla… Sıfır atık ev ya da sadeleşmiş çöpler yaparak, minik kompostlar yaparak dünya için faydalı işler yapılabileceğini göstermek; yani minimal adımların aslında büyük resmin çok önemli bir parçası olduğunu göstermek. Klavye şövalyeliği ya da sosyal medya araçlarını kullanarak değil, eli ile gözü ile toprağa değerek neler yapabileceğini çocuğa göstermek aslında bu mücadelenin en önemli alt yapısını oluşturmaktadır.
NOT: Yazı üç bölümden oluşmaktadır devamını; “İklim Krizinin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkisini Tartışmak – 2” ve “İklim Krizinin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkisini Tartışmak – 3” başlıkları altından okumaya devam edebilirsiniz.